Bundesliga’nın Korsanları

St.Pauli bugün Almanya İkinci Ligi’nde mücadele ediyor. Bu makalede onlara yer vermemin tek sebebi ise fotoğraftan anlayacağınız üzere protest tavırları değil. St.Pauli taraftarını diğer futbol destekçilerinden ayıran bir diğer özellikleri ise, 5–1 yenildikleri maçtan sonra bile sevinç tezahüratları eşliğinde golü atan futbolcularını tribüne çağırıp şaşkınlıktan gülmesine sebep olmaları…

Bu kadar farklı algıda ve bu da yetmezmiş gibi protest tavırda başka bir taraftar grubuna rastlamak pek mümkün olan bir şey değil. Zaten bu da onları Almanya İkinci Ligi’nde genelde orta sıralarda mücadele eden vasat bir takım olmalarına rağmen konuşmamızı sağlıyor. Spor kültürü açısından kahverengi-beyaz renkli formalarıyla yeşil sahalara farklılık kazandırdıkları aşikar.

Futbola kazandırdıkları renklilik; müsabakaları hırs ve öfkeyi bir kenara koyup sadece spor olarak izleyebilme yeteneklerine sahip olmalarıyla kalmıyor. Yeri geldiğinde ortaya koydukları protest yapıları, haklının ve mağdur olan toplumların saflarında etnik yapıları ne olursa olsun ayrım yapmadan kararlı bir biçimde durmalarıyla da ön plana çıkıyorlar.

Kulüp armasında kilise olmasına rağmen sembol olarak kuru kafa simgesini kullanıyor ve sahanın korner direklerinde bile kuru kafalı bayraklar sallanıyor. Bunun hikayesi ise zamanında Hamburg’da kendisini korsan olarak tanıtan ve zenginden alıp fakire dağıtan “Hamburg’un Robin Hood’u” Störtebecker’i temsil ediyor.

Taraftar grubunun kırmızı çizgilerinden biri ise Neo-Naziler’e karşı takındıkları tutum. Aşırı düzey milliyetçiliğin her türlüsüne karşı tutum sergilediklerini savunan St.Pauli taraftarları 1993 yılında Almanya’nın Solingen kentinde aşırı sağcılar tarafından çıkarılan yangında hayatını kaybeden 5 Türk Vatandaşımız için o hafta oynanan maçtan önce “Faşistleri s….. edin, hepimiz kardeşiz” pankartını açmışlardır.

St.Pauli kulübü ve taraftarı arasında güçlü bir bağ olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Bizim ülkemizden bakınca bunu anlamak biraz daha zor gibi gözüküyor çünkü bizde işlerin biraz daha farklı yürüdüğünü söyleyebiliriz. Türkiye’de hemen hemen her kulüpte takım yöneticileriyle taraftar oluşumları arasında temas dirseğinin kurulması imkansız gibi gözüküyor.

St.Pauli Kulübü ve taraftarları en son birkaç sene önce kendi takımlarında forma giyen çoğu kişinin kendisini Amedspor’dan tanıdığı sahalarda kimine göre haklı, kimisine göre de haksız tepkilere uğrayan Deniz Naki için “Hepimiz Naki’yiz” mottosunda bir protesto düzenlediler.

Endüstriyelleşen futbol mantığına karşı gösterdikleri haklı tutumla benim gibi birçok kişinin sempatisini kazanan ve bu doğrultuda elle değiştirilen skorboard’u bile senelerce yenilemeyen bir kulüp olarak kendilerine başarılı sezonlar diliyorum. Umarım futbola zarar verdiğini düşündükleri bazı algıların değişmesinde renkli kimlikleriyle yol gösterici bir rol oynarlar.

Osman Birinci